İrmet Hospital Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Aykut Hoşcan, yaz aylarında
ciltte artan sorunlara dikkat çekerek, hem dirençli mantar enfeksiyonları hem
de güneşin zararlı etkileri konusunda önemli bilgiler paylaşıyor. Dr. Hoşcan,
“Cilt sağlığı sadece estetik bir mesele değil, genel sağlık açısından da büyük
önem taşıyor” diyerek uyarıda bulunuyor.
Dirençli Mantar Nedir, Neden Yaz Aylarında Artar?
Uzm. Dr. Hoşcan, dirençli mantar enfeksiyonlarını “klasik tedavilere yanıt vermeyen, inatçı ve tekrarlayan türler” olarak tanımlıyor. Yaz aylarında sıcaklık ve nem artışının, terleme ve hijyen sorunlarının bu enfeksiyonların yayılımını kolaylaştırdığını belirtiyor. “Özellikle ayak parmak araları, kasık bölgesi ve cildin nemli kalan bölgelerinde mantar enfeksiyonları sık görülüyor,” diyen Dr. Hoşcan, ortak kullanım alanları olan havuz ve plajların bulaşmayı hızlandırdığını söylüyor. Sentetik kıyafetlerin teri emmeyip cildi havasız bırakmasının da risk faktörleri arasında yer aldığını ifade ediyor. Bağışıklık sisteminin zayıf olduğu durumlarda mantarların daha kolay yayıldığını ve uzun süreli antibiyotik kullanımının mantar florasını bozarak dirençli mantar oluşumuna zemin hazırladığını vurguluyor. “Yaz aylarında hijyen ve uygun kıyafet seçimi hayati önem taşıyor,” diyor. Ayrıca, dirençli mantarların genellikle “kaşıntı, kızarıklık ve döküntü” ile kendini gösterdiğini, erken müdahale edilmezse tedavi sürecinin uzayabileceğini ve yaşam kalitesinin ciddi şekilde etkilenebileceğini belirtiyor.
Dirençli Mantar Tedavisi Nasıl Yapılır, Ne Kadar Sürer?
Dr. Hoşcan, dirençli mantar enfeksiyonlarının standart kremlerle genellikle yetersiz kaldığını ifade ediyor. “Tedavi kişiye özel planlanmalı,” diyor ve şöyle devam ediyor: “Öncelikle enfeksiyonun tipi, yayılım alanı ve süresi dermatolojik muayene ile değerlendirilir. Topikal (sürme) tedavilerle birlikte sistemik (ağızdan alınan) ilaçlar kullanılır. Bazı durumlarda tırnak gibi dirençli bölgelerde lazer tedavisi destek olarak uygulanabilir.” Tedavi sürecinin 4 ila 12 hafta arasında değiştiğini, bu dönemde hijyene dikkat edilmesi ve tedavinin aksatılmaması gerektiğini belirtiyor. “Dirençli mantarların tekrarlama riski yüksek olduğu için tedavi sonrası koruyucu önlemler çok önemlidir,” diyen Hoşcan, “Kıyafetlerin 60 derece ve üzeri sıcaklıkta yıkanması önerilir. Tedaviye başlamak kadar, sonrasında alınacak önlemler de hastalığın tekrarlamasını engeller,” şeklinde uyarıyor.
“Uv Işınları Ciltte Kalıcı İzler Bırakabilir"
Güneş ışığının D vitamini sentezi için gerekli olduğunu ancak aşırı maruz kalmanın ciddi cilt hasarlarına yol açtığını anlatan Dr. Hoşcan, özellikle ultraviyole (UV) ışınlarının “ciltte yanık, lekelenme, erken yaşlanma ve cilt kanseri riskini artırdığını” belirtiyor. Yaz aylarında UVB ışınlarının yoğunluğunun arttığını ve bu nedenle korunmanın daha da önem kazandığını vurguluyor. “Saat 10:00 ile 16:00 arasında güneş altında uzun kalmak cilt hücrelerine zarar verir,” diyor. Açık tenli bireylerin daha hassas olduğunu ancak tüm cilt tiplerinin risk altında olduğunu söylüyor. Bronzlaşma amacıyla güneş altında kalmanın cilt altı DNA hasarlarını artırdığını ve güneşe bağlı lekelerin özellikle yüz ile dekolte bölgesinde kalıcı izlere yol açabileceğini ifade ediyor. Ayrıca güneş ışığının bazı cilt hastalıklarını tetikleyebileceğini ya da kötüleştirebileceğini belirtiyor. Göz çevresi, dudak üstü ve eller gibi hassas bölgelerin “daha fazla korunmaya ihtiyaç duyduğunu” vurguluyor. Son olarak, “Korunmadan güneşe çıkmak cilt sağlığı için ciddi risktir. Bilinçli davranmak şart,” diyerek uyarısını yineliyor.
Güneşten Korunmak İçin Neler Yapılmalı?
Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için günlük alışkanlıklarda değişiklik gerektiğini belirten Dr. Hoşcan, “İlk adım olarak mutlaka geniş spektrumlu (UVA+UVB) bir güneş koruyucu kullanılmalı,” diyor. Koruyucunun en az SPF 30 olması gerektiğini, dışarı çıkmadan 20-30 dakika önce sürülmesinin önemini vurguluyor. Terleme ve yüzme gibi durumlarda güneş koruyucunun 2-3 saatte bir yenilenmesi gerektiğini söylüyor. Şapka, güneş gözlüğü ve uzun kollu, açık renkli kıyafetlerin koruyucu etkisini artırdığını belirtiyor. Bebekler ve çocukların güneşe doğrudan maruz bırakılmaması gerektiğini, güneşin en yoğun olduğu saatlerde gölgede kalmanın tercih edilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Ayrıca, cilt tipine uygun ürünlerin seçilmesinin tahriş ve alerji riskini azalttığını belirtiyor. Güneş sonrası nemlendirici kullanımının cilt bariyerini korumaya yardımcı olduğunu ifade ediyor. “Korunma sadece tatilde değil, günlük yaşamda da ihmal edilmemesi gereken bir alışkanlıktır,” diyor.
Yaz Aylarında Cilt Sağlığını Korumanın Altın Kurallar
Yazın cilt sağlığının temelde temizlik, nemlendirme ve güneşten korunmaya dayandığını anlatan Uzm. Dr. Hoşcan, “Cildin nem dengesi yazın da korunmalıdır. Yağlı ya da kuru cilt tipleri için uygun ürünler tercih edilmelidir,” diyor. Terlemenin gözenekleri tıkayarak sivilce ve iritasyonlara neden olabileceğini, bunun da günlük temizlik ve cilt tipine uygun temizleyicilerle önlenebileceğini ifade ediyor. Yeterli su tüketiminin cilt sağlığı için vazgeçilmez olduğunu vurguluyor. “Cildin elastikiyetini ve parlaklığını korumak için içeriden destek sağlamak da önemlidir,” diyen Hoşcan, aşırı kozmetik ürün kullanımından kaçınılması gerektiğini söylüyor. Şekerli ve yağlı gıdalardan uzak durmanın ciltteki inflamasyonu azalttığını belirtiyor. Güneş, deniz ve havuz sonrası oluşabilecek tahrişlere karşı cilde ferahlatıcı bakım yapılması gerektiğini ifade ediyor. “Cilt yazın hem dış etkenlere hem de iç dengesine karşı savunmasız kalır. Doğru bakım alışkanlıkları bu dönemi sağlıklı geçirmenin anahtarıdır,” diyerek yaz aylarında cilt sağlığının yakından izlenmesi gerektiğini vurguluyor.